PASTORAL ŞİİRLER
TURKUAZ SONESİ
Turkuaz mavilerin en güzel tonu belki!
Mavi sonsuzluk mudur,özgürlük mü,aşk mıdır?
Denizler öyle derin,gökler öyle yüksek ki,
Özgürlük,aşk,sonsuzluk yakın mı uzak mıdır?
Mavi bakış,şefkattir,merhamettir,sevdadır,
Mavi gülüş,hoşgörü,barış,erinç,sempati…
Mavi duyuş öteler,ötesinden mesajdır,
Mavi uyku,düşlerin görmek en güzelini…
Onları önemsemek,tek,tek gerçekleştirmek
Aşkıyla,çabasıyla hedef belirleyerek
Mavi geleceklerde dermek mavi gülleri…
Mavi hayat,mutluluk,samimiyet,özveri,
Dostluk,kardeşlik,barış ortamını sağlamak
İçin aşk denizinde sonsuz kulaçlar atmak…
***
22 Muharrem 1443//30 Ağustos 2021
ÇEŞME SONESİ
Turkuvaz deniziyle,imbatı,meltemiyle,(…turkuaz mavisiyle,)
Aromalı limonu,kavunu,mandalini,
Barbunu,sinavriti,çıprası,levreğiyle
Yüzler,binlerle yıllık tarihi,geleneği,
Olağanüstü ışık,renk,ses armonisiyle
Ruhları tutuşturan,esriten ufukları,
Sakızlı dondurması,muhallebisi ile,
Hüzünlü kumruları,coşkulu martıları
Şifalı zeytiniyle,balıyla,sakızıyla,
Lodosu,poyrazıyla,altın kumsallarıyla
O her zaman gözdedir geçmişte,gelecekte…
Başlarını secdeye vuranlar az olsa da,
Dedi-kodu her köşe başında duyulsa da,
Çeşmemiz görülmeye değerdir ah,yine de!
***
06-07 Muharrem 1443//14-15 Ağustos 2021
KURAKLIK SONESİ
Kasıp kavurur oldu kuraklık ortalığı!
Topraklar yarılırken,buharlaşıyor sular…
Uzmanlar uyarıyor durmadan insanlığı
İsraf etmeyin,susuz kalmasın susamışlar!
Yeryüzünde bir yudum bile bulamayan var!
Gönül bahçelerine yağmadığı sürece (…düşmesi kesilince)
Vahiy sağanakları asıl kuraklık başlar,
RAHMAN üzerimizden rahmetini çekince…
Rahmetini ne zaman,niçin çeker O,insan(dan)?
Çizdiği sınırları hoyratça çiğneyince…
Kurumuş ağaçlardan,çoraklaşmış topraktan
Mahsul devşirmek artık nasıl mümkün değilse…
Asıl felaket onun rahmetinden uzaklık,
İnsan’ın beynindeki, ruhundaki kuraklık…
***
24-25 Zilkade 1442//04-05 Temmuz 2021
OVACIKTA ZAMAN
(SONE)
Ovacık denince ilk akla bereket gelir…
Gümrah ekin,anason,tütün tarlalarıyla,
Cömert bağlar,bahçeler,bostanlar,zeytin,incir…
Aydınlanmış yürekler Gökler’in ışığıyla.
Hamaratlık,paylaşım,emek havarileri
Zamanla yarışırlar gündüz,gece demeden,
Tokgözlülük,cömertlik,doğallık simgeleri
Tek döker elmas,elmas yılmadan,yüksünmeden…
Hayatın anlamını,değerini bilenler (Yaşamanın ne demek olduğunu..)
İyilikler,dostluklar,sevgiler üretirler…
Dolu,dopdolu geçer güzelim ömürleri…
Üretmenin verdiği erinçtir ödülleri…
Emeği emek yapan o tatlı yorgunluktur,
Çalışkanlık,üretmek özgürlüktür,onurdur.
***
26-27 Zilkade 1442//06-07 Temmuz 2021
K U ŞY E R İ -II-
Gün sonu tutuşurken ilahi yangınlarla
Mor ufuklar,dönerler yorgun,argın insanlar,
Usul,usul çobanlar,küçükler,büyük başlar…
Ay ışığıyla çıkar kimi tütün kırmaya…
Dev zeytinin,asmanın,gür incirin altında
Kurulur bet bereket taşan cömert sofralar.
Gün(düz)ün yorgunluğu gecenin kollarında
Dinlenerek yumuşar,mahmurlaşır bakışlar…
Ne kadar mutludurlar toprakla dost olanlar (…buluşanlar/anlaşanlar.)
Çocukların günahsız elleriyle toplanan
Mahsulleri cömertçe,severek paylaşanlar…
Gecenin dinginliği,serinliği içinde
Yaklaşan yıldızların anbean yoğunlaşan
Büyüsünü hissetmek nasıl bir şeydir hele!
***
17-18 Zilkade 1442//27-28 Haziran 2021
K U Ş Y E R İ (*)-I-
(Soneler)
Çocukluğunu yaşayan/yaşayamayan çocuklara…
Gün doğumu kuşların şölenleriyle başlar…
Tutuşur boydan boya ufkun yalazlarıyla
Gümrah ekinler,bağlar,bahçeler,dağlar,taşlar…
Gün doğmadan açılır gözler umutlarıyla…
Kelle peyniri,pekmez,süt,hurma,ev ekmeği
Kahvaltının olmazsa olmazlardır,bir de
Komşular davet eder her gün birbirlerini..
Sonra işe koyulur herkes er saatlerde…
Kimisi harman döver,kimi fırını yakar,
Kimi elma,erik,nar devşirir,üzüm toplar,
Kimi çamaşırları bastırır küllü suya.
Kimi begonyaları,akşam sefalarını,
Krizantemleri sular buğulu bakışlarla,
Duyar iliklerinde nabız atışlarını!
________________________________________________________
(*):Çeşme/Ovacık Ovası’nın batı kesimleri.(Çocukluğumun bir döne-
minin-halamların çiftliği-geçtiği yer.Doğu kesiminde de dedemlerin
arazileri ve doğduğum ev-hala ayakta-bulunmaktaydı.)
BOYALIKTA ZAMAN
(Yaz Sonesi)
Yaşlı ama heybetli,bereketli,gayretli
Zeytin ağaçlarının müşfik gölgelerinde
Mahsul devşirdiğim(n)iz günleri düşününce,
Sarmıyor mu bir hüzün yorgun yüreğin(m)izi?
O günleri yaşayan,bu günlere ulaşan
Serviler,çitlembikler,mersinler,palmiyeler…
Bükük boyunlarından,melül bakışlarından
Belli ki o günlerin hala etkisindeler…
Ne var ki hüznümüzü umuda çevirecek, (coşkuya…şetaretlendirecek)
Taze,körpe fideler boy atıyor giderek…
Belki onların serin,koyu gölgelerinde
Eğleşenler de benzer duygular,düşünceler
İçinde anacaklar bizleri gelecekte!
Ne kadar uzak,yakın geçmişler,gelecekler?
***
17-17 Zilkade 1442//26-27 Haziran 2021
SAHİL DÜŞÜNCELERİ
İmbatın o kadife/ipek soluklarıyla
Ürperen derisinde sonsuz yakamozların
Parıldadığı mavi,ışıl,ışıl suların
Kıyısında duygusuz,düşüncesiz kalmanın
Mümkün olmadığını söylemek gerekir mi?
Tiz/boğuk çığlıkları,köpük kanatlarıyla
Sonsuz desenler çizen,bir yandan da avlanan
Martıların dilinden o kadar iste(r)dim ki,
Ruhu kanatlandıran,sonsuzluklara açan,
Ufuklar ötesine uzanan ummanlarda
Yaşanan acı,tatlı,buruk serüvenleri
Dinlemeyi,duymayı,ne var ki ketumdular!
Martılardan birisi hemen yanı başıma
Konacak gibi oldu yumuşak bir inişle.
Gelen gönüldaşları sevinç çığlıklarıyla
Çevresini sardılar,onu sarmaladılar,
Sonsuz gizemleriyle,sonsuz maviliklere,
Doğru kanat çırptılar,yalnız bırakmadılar…
Bir yandan kıyılarda köpük parmaklarıyla
Dantelalar örerken,öte yandan ezgiler
Mırıldanan aydınlık yürekli dalgalardan
Bir şeyler öğrenmenin niyeti,umuduyla
Yaklaştım usul,usul olanca varlığımla.
Hissettim ellerinin pamuk serinliğini
İliklerime kadar,ürperdim için,için…
İçimden geçenleri sanki okumuş gibi,
Anlatmaya başladı başından geçenleri,
Yıllar,yüzyıllar boyu tanık olduklarını!
Dili o kadar tatlı,öyle etkiliydi ki,
Elimde olmayarak kaptırmıştım kendimi!
Bazen ürperiyordum,bazen seviniyordum,
Bazen onur duyuyor,bazen utanıyordum,
Bazen göz yaşlarıma engel olamıyordum.
Bazen sarsılıyordum,çıldıra yazıyordum,
Bazen gülümsüyordum,bazen somurtuyordum,
Bazen hüzünleniyor,bazen şaşırıyordum,
Bazen karamsar,bazen ümit var oluyordum…
Öyle bir an geldi ki,dinlemiş olduklarım
Artık kaldırılması,artık dayanılması
Mümkün olmayan şeyler haline geliverdi!
Bir anda haykırmışım;”Sus artık,ne olursun!”
O sustu susmasına,ancak anlattıkları
İçimde sonsuza dek yankılanacak gibi!
(Ki sanırım yaşamış oldukları yanında
Bunlar ummanda damla kadar bile değildi!
Düşündüm geçirdiğim deniz yolculuğunun
Ne kadar sönük,kısa,yetersiz olduğunu,
Denizin sırlarını öğrenmenin yolunun
Anladım bilenlerle dostluktan geçtiğini.
Bu da hiç kolay bir şey değildi(r)kuşkusuz ki!)
İyisi mi herkesin sırrına,hayatına
Saygı duymalı,asla karışılmamalıdır.
Kendini başkasının yerine koymalıdır,
Empatinin önemi unutulmamalıdır.
Büzülen damarlara kan pompalanmalıdır,
Sağduyu devreden hiç çıkarılmamalıdır.
Her şeye rağmen yine ben umut kesmiyorum
İnsan’dan,İnsanlık’tan,özlemle bekliyorum
Yitirdiği beşeri/evrensel değerleri
Yeniden kazanarak temiz öz benliğine
Dönecek,yüzyıllarca özlediği çağları
Kuracak,yaşayacak “insanca” özgür,mutlu,
Gerçek kişiliğini kazanarak onurlu… (…kişiliğine kavuşarak…)
***
10-13 Zilkade 1442//20-23 Haziran 2021
ÇEŞME’DE GÜN DOĞUMU
Karanlığın bağrından usul,usul fışkıran
Işık fırtınaları olanca coşkusuyla
Sarıyor güçlenerek ufukları anbean
Dumansız alev,alev mavi soluklarıyla…
Kanatları,dalları,yaprakları tutuşan
Kırlangıçlar,martılar,kumrular,erguvanlar
İlahi senfoniye katılan coşan,taşan
Sesler,renkler,ışıklar,çığlıklar,haykırışlar…
Kızıldan,gül pembeye,safrana,viyoleye
Dönüşerek mavide karar kılan,mavilye
Donanan yerler,gökler,içler,dışlar dip bucak…
Renklerin,ışıkların büyüsüne kapılan
Çimenler,galaksiler,mahzunlar hırpalanan (…aydınlanan)
Ömürlerine ömür katanlar olur ancak!
***
07 Zilkade 1442//17 Haziran 2021
ÇİFTLİKKÖY’DE GÜNBATIMI (*)
( S O N E )
İmbatın yosun kokan mavi soluklarıyla
Genziniz yana,yana ardıçlar,fundalıklar
Arasında(n) yürüyün başınızda martılar
İçinizi ürpertsin köpük çığlıklarıyla…
Akşamüstüne doğru batı yamaçlarında
Çiftlikköy’ün-her mevsim-yeter ki hazır olun
Yeryüzünün en güzel,en muhteşem,en coşkun
Günbatımına tanık olmaya o coşkuyla…
Anbean koyulaşan mavinin laciverte,
Alevden erguvana,safrana,eflatuna
Dönüştüğü o anlar ne olağan üstüdür…
Renklerin ışıklarla,ışıkların seslerle
Sonsuz armonisine katılan dalgalarla
Tutuşan ruhunuzun vuslatı özgürlüktür…
***
05 Zilkade 1442//15 Haziran 2021
__________________________________________________
(*): Benim Gözümden ÇEŞME(Ruhi Mehmet ÇİLEK)Sh:96
Y A T
Sere serpe uzanmış dev bir yat iskelede!
Öylesine bir gurur,gösteriş halinde ki,
Martılar bile uzak duruyor kendisinden!
(Yayılan bir koku var-belki de-çevresinden
Bilmediğimiz başka bir şey vardır belki de!)
Yoksa bu gurur,kibir içindekilerden mi,
Yansıyor,dışarıya vuruyor,saçılıyor
Yılanlar,kırkayaklar,yarasalar halinde…
Denizin,gökyüzünün güzelim mavileri
Renkten renge giriyor,inliyor,kıvranıyor, (…ürperiyor)
Krizantemler,serçeler,çimenler,galaksiler…
Güneş ak bulutların ardına çekiliyor!
Kim bilir kaç çıplağın,açın gereksinimi
Onun bir dakikalık masrafıyla,lüksüyle
Karşılanır bir,iki öğünlük menüsüyle(!),
Bir günlük,bir gecelik keyfiyle,kaprisiyle…
İçindekilerin bir ti-şortu,gömleğiyle,
Bir yüzüğü,kolyesi,kravatı,gözlüğüyle
Kaç çıplak çıplaklıktan kurtulur ederiyle!
Velhasıl,aldanmamak gerekir görünüşe!
Teknenin yükü ağır,batma tehlikesiyle
Karşı karşıymış gibi diğerlerine göre
Riski yüksek olarak görünse de gözlere,
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir evrenlerde.
(Bu kadar da karamsar,umutsuz olmamalı!
En olumsuz,gereksiz,en önemsiz,zararlı
Görünen bir şeyin de yararlı bir tarafı
Mutlaka vardır,bunun en çarpıcı örneği
Arıdır,bir yanıyla zehirli iğnesiyle,
Diğer yandan şifalı bal akıtan karnıyla…
(Daha nice örnekler vardır hiç kuşkusuz ki!)
Bunların tam aksinin yaşanabileceği (…tanık olunacağı)
Tekneler olamaz mı evren denizlerinde?
***
24-29 Şevval 1442//05-10 Haziran 2021
LALE SONESİ
Sonsuz lalezarların alevleri için(m)de
Yürüyorum,ruhumun dinmeyen yangınları
Sarıyor dalga,dalga en yüksek ufukları.
Asıl büyük yangınlar ufuklar ötesinde…
Mevsimsiz bayırlardan derdiğim laleleri
Kime sunayım derken,alevlerin içinden
Çıkarak bana doğru çığlık,çığlığa gelen
Tutuşanları gördüm,pek tuhaftı halleri!
Laleler ellerimde dona kaldım öylece!
Yüreğimi dağladı bakışları,sözleri!
Gözleri gözlerime,yüreğime değince
Savruldu kucağımdan sonsuzluğa laleler…
Can lalezarlarından laleler derenleri
Görünce tutuşmaz mı baştan,başa evrenler!
***
18-19 Şevval 1442//30-31Mayıs 2021
A V C I
Kedi,günlerdir açtı,içi kazınıyordu!
Karnını doyuracak bir şeyler arıyordu!
Rabbisinden gelecek ikramı bekliyordu!
Yorgun/bitkin bir halde bir ağaç gölgesine
Uzandı ki,gördüğü nelerdi düşlerinde!(…görenler acırdı o haline!)
Belli,belirsiz,ince gürültülü bir sesle
Uyanıverdi derin olmayan uykusundan!
Bu,zar/zor kanat çırpan,nasılsa yuvasından
Ayrı düşmüş,çaresiz bir kumru yavrusuydu!
Gözleri ışıldadı,tırnakları gerildi!
Bir süre sinsi,sinsi yavrucağı gözledi!
Tam dişine göreydi,Rabbisine şükretti!
Hiç vakit kaybetmeden usulca ilerledi!
(Zaten avın kaçacak gücü,mecali yoktu!)
Kaşla göz arasında saldırı gerçekleşti!
Savunmasız yavrucak artık pençesindeydi!
(Olanı tam kestirmek mümkün olmadığından) (…Bunu önceden
Engel olmak kimsenin aklına gelmemişti!) bilmek…)
Bir kez daha doğanın muhteşem dengesine,
Yüce Yaratıcı’nın kusursuz düzenine
Tanık oldu orada bulunanlar hayretle!(…haşyetle!)
***
05-06 Şevval 1442//17-18 Mayıs 2021
A R I (L A R)
Rabbin bal arısına vahyetti,görev verdi.(*)
İzlenmesi gereken yolu çizdi,gösterdi.
(Hz.Muhammed’e vahiy geldiği anda (…zaman)
Arı vızıltısına benzer sesler duyardı.)
“Dağlardan,ağaçlardan,kurulmuş kovanlardan
Evler edin,muhteşem işin için hazırlan!
Sonra her çiçeğe kon,proğramının gereği.
Çiçeklerin özünden içtiğin usareyi
Kovan atölyesinde işleyerek özenle,
Hiç boşluk bırakmadan doldur altıgenleri.
Olağan üstü sabrın,eforun,emeğinle
Örnek ol miskinlere,tembel tenekelere.
Hiç emek sarf etmeden bir yerlere gelmeyi
Düşleyen hazır lopçu,fırsatçı böceklere,
Üç kağıtçı,kimliksiz,arsız yalakalara.
Ökse otundan,bitten,pireden beter olan
Tembel asalaklara,maymun maskaralara!
Karnından kokuları,renkleri,kıvamları
Değişik bir içecek-bal-çıkar ki,içinde
Bir şey vardır insanlar için şifa kaynağı.
Aklını kullananlar için bu olayda da
Nice ibretler vardır,başka olaylarda da
Olduğu gibi iman sahipleri için de.
Aklını kullanmayı bilen herkes için de.
Yeryüzünün en büyük,iddialı yarışı (…savaşı)
Arılarla böcekler arasındadır belki! (…arasında olmalı!)
Bitlerin,pirelerin yarışı kazanması,
Arıların-mazallah-kaybetmesi halinde
Varın siz tahmin edin artık olacakları!
(Arıları kaldırın kaldırabilirseniz
-Bu gidişle bunu da halledebilirsiniz!-
Yeryüzünden,onu da becerebilirseniz
Bakın,görün o zaman ne olacak halimiz!
Siz bunu düşünecek bir halde değilsiniz!)
Ekolojik dengeler alt/üst olduğu gibi,
Yeryüzü dönmüş olur yangın/savaş yerine!
(Yerimizi almazsak arıların safında,
Suçumuz büyük olur yaşanacak yıkımda!)
***
09-17 Şevval 1442//21-29 Mayıs 2021
___________________________________________________
(*): NAHL (16/68-69)
AHTAPOT SONESİ
Ahtapot yaratıklar içinde birçok yönden
Üstün özellikleri,yetenekleri olan,
Bulunduğu ortam(d)a kamufle olabilen,
Böylece yakın,uzak düşmanından korunan,
Gerektiğinde şekil,renk değiştirebilen,
En karanlık sularda korkusuzca yaşayan,
Kıvrak manevralarla hareket edebilen,
Avını ustalıkla/akıllıca avlayan,
Ancak insanın kurnaz,sinsi tuzaklarından
Bütün çabalarına rağmen kurtulamayan,
Son nefesini veren zalim parmaklarında!
En çok andıran kimdir,hangi insan tipidir
Ahtapotu yaşayan canlılar arasında?
Hiç benzemeyen kimdir,en çok benzeyen kimdir?
***
12-16 R.Ahir 1442//27 Kasım-01 Aralık 2020
ZEYTİN SONESİ
Ufukları zorlayan okyanus kıyısında
Oldukça yaşlı,başlı bereketli,verimli
Bir zeytin ağacının kanatları altında
Ondan çok daha yaşlı,çok daha deneyimli
Oturan biri vardı,saçları,sakalları
Birbirine karışmış,bıyıkları terlemiş,
Denizlerden,göklerden renk almış bakışları
Yorgun,buğulu,sanki çok uzaklardan gelmiş!(...çok şey görmüş,geçirmiş...)
Tanık olduklarını zeytinle paylaşmayı
Düşündüğü anda bir martı çığlık,çığlığa
İndi yanı başına ıslak kanatlarıyla…
Dinlerken birdenbire başladı tutuşmaya…
Zeytin daha dengeli,daha bilinçli çıktı,
Kırıldı çiçek yüklü dalları,budakları…
***
09 R.Ahir 1442//24 Kasım 2020
İNSAN(LAR) VE MEVSİMLER
İLK BAHAR’da bir tohum düştü mümbit toprağa...
Toprak onu şefkatle bastı ılık bağrına.
Göklerin bereketi yürüdü köklerine,
İnce,ince dal,budak saldı körpecik fide
Mutluluk gözyaşları hareli gözlerinde.
Usare dolaştıkça kılcal damarlarında,
Diyecek ne olsundu fideciğin keyfine.(Diyecek mi olurdu...)
YAZ güneşiyle dallar,budaklar güçlendiler.
Tomurcuklar,yapraklar coşkuyla çoğaldıkça, (...gürleştikçe,)
İçi içine sığmaz oluyordu fidenin,
Gövde kalınlaştıkça,fide ağaçlaştıkça,
Yapraklar sıklaştıkça,çiçekle donandıkça,
Gitgide koyulaşan,büyüyen gölgesinin
Altında eğleşenler,buluşanlar arttıkça...
SONBAHAR rüzgarları esmeye başlayınca,
Gövdesini böcekler,sarmaşıklar sardıkça,
Coşkusu,mutluluğu dönüşüyordu hüzne.
Serinleyen gölgesi altında buluşanlar
Günbegün azaldıkça,an,an yalnızlaştıkça,
Nabız atışlarında teklemeler arttıkça
Direniyordu güzel bir sabırla,inançla.
KIŞ,bütün ağırlığı,öfkesiyle gelince,(...gücüyle bastırınca,)
Olanca inancına,sabrına,direncine
Rağmen sağlam dalları,budakları kırıldı,
Yapraklı döküldü,depreşti yaraları!
Olgun meyvelerinden bahtlıydı devşirenler.
Baharı beklemeye başladı sonsuz gözle!
Bir insan hayatının ağaçtan ne farkı var?(...(İnsanların ömrünün...)
***
25-27 R.Evvel 1442//11-13 Kasım 2020
D E P R E M
(SONE)
Diplerden,derinlerden gelen bir uğultuyla
Önceden usul,usul başlayan titreşimler,
Dönüştü aynı anda korkunç bir sarsıntıya,
Oynadı yerlerinden sesler,ışıklar,renkler...(Renk,boyut değiştirdi...)
Çığlıklar,haykırışlar heder olan hayatlar
Çürük kolanlar,ağır beton bloklar altında!
Acılar,ızdırablar alır başını gider,
Nice yürek kavrulur kader ocaklarında!
(Ateş düştüğü yeri yakmış olur sonunda!)
İşler ehil olmayan ellere verilirse,
Her önüne gelen,her işe heveslenirse,
Hiçbir şey düzgün gitmez,bozulur,alt üst olur!
Yoksulluk,bilgisizlik,ahlaksızlığın sonu,(Yolsuzluk,akılsızlık...)
Tüketiyor kendini giderek insanoğlu!
Bu gidiş ancak selim akılla durdurulur!
***
15-16 R.Evvel 1442/01-02 Kasım 2020
İ M B A T
Mavi sonsuzlukların bağrından kopup gelen
Bir esinti insanın içini ferahlatan...(...iliğine işleyen...)
Açık denizlerdeki medleri,cezirleri
Hatırlatan,hüzünlü yüreklere yaşatan
Olağanüstü güzel gençlik anılarını.
Sonsuz yakamozları köpüklü sırtlarında
Taşıyan dalgaların sessiz uğultusundan
Ürperen tepelerin,kayaların bağrından
Yükselen çığlıkları-bazen iniltileri-
Kursağında kalıyor duyanların sevinci!
Martılar görünürde yok nedense,bilmem ki!
Bilinmeyen avların peşindedirler belki!
İşte,işte geldiler hem de sürü halinde!
Aklımdan geçenleri okudular belki de!
Yalnız,sanki bir hüzün var boğuk seslerinde!
İnsanlar geçiyorlar,çoluk,çocuk,genç,yaşlı...
Bu telaş,bu heyecan,bu koşuşturma neden?
Kovalayan var gibi arkalarından sanki!
Sonsuz maviliklerin canından kopup gelen,
İmbat,huzur,esenlik yüklü soluklarıyla (...kanatlarıyla)
Aşk gibi,inanç gibi,hoşgörü,şefkat gibi
Dağıtıyor ruhlara çöken karamsarlığı...
Karamsarlığa neden olanların ağzını
Bıçak açmıyor,yoksa bıçaklar mı köreldi?
***
18-24 Zilkade 1441//09-15 Temmuz 2020
PASTORAL ŞİİRLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN