ANASAYFA

 

PASTORAL ŞİİRLER

 

TURKUAZ SONESİ

 

Turkuaz mavilerin en güzel tonu belki!

Mavi sonsuzluk mudur,özgürlük mü,aşk mıdır?

Denizler öyle derin,gökler öyle yüksek ki,

Özgürlük,aşk,sonsuzluk yakın mı uzak mıdır?

 

Mavi bakış,şefkattir,merhamettir,sevdadır,

Mavi gülüş,hoşgörü,barış,erinç,sempati…

Mavi duyuş öteler,ötesinden mesajdır,

Mavi uyku,düşlerin görmek en güzelini…

 

Onları önemsemek,tek,tek gerçekleştirmek

Aşkıyla,çabasıyla hedef belirleyerek

Mavi geleceklerde dermek mavi gülleri…

Mavi hayat,mutluluk,samimiyet,özveri,

Dostluk,kardeşlik,barış ortamını sağlamak

İçin aşk denizinde sonsuz kulaçlar atmak…

***

22 Muharrem 1443//30 Ağustos 2021

 

 

ÇEŞME SONESİ

 

Turkuvaz deniziyle,imbatı,meltemiyle,(…turkuaz mavisiyle,)

Aromalı limonu,kavunu,mandalini,

Barbunu,sinavriti,çıprası,levreğiyle

Yüzler,binlerle yıllık tarihi,geleneği,

 

Olağanüstü ışık,renk,ses armonisiyle

Ruhları tutuşturan,esriten ufukları,

Sakızlı dondurması,muhallebisi ile,

Hüzünlü kumruları,coşkulu martıları

Şifalı zeytiniyle,balıyla,sakızıyla,

Lodosu,poyrazıyla,altın kumsallarıyla

O her zaman gözdedir geçmişte,gelecekte…

 

Başlarını secdeye vuranlar az olsa da,

Dedi-kodu her köşe başında duyulsa da,

Çeşmemiz görülmeye değerdir ah,yine de!

***

06-07 Muharrem 1443//14-15 Ağustos 2021

 

 

KURAKLIK SONESİ

 

Kasıp kavurur oldu kuraklık ortalığı!

Topraklar yarılırken,buharlaşıyor sular…

Uzmanlar uyarıyor durmadan insanlığı

İsraf etmeyin,susuz kalmasın susamışlar!

 

Yeryüzünde bir yudum bile bulamayan var!

Gönül bahçelerine yağmadığı sürece (…düşmesi kesilince)

Vahiy sağanakları asıl kuraklık başlar,

RAHMAN üzerimizden rahmetini çekince…

 

Rahmetini ne zaman,niçin çeker O,insan(dan)?

Çizdiği sınırları hoyratça çiğneyince…

Kurumuş ağaçlardan,çoraklaşmış topraktan

Mahsul devşirmek artık nasıl mümkün değilse…

Asıl felaket onun rahmetinden uzaklık,

İnsan’ın beynindeki, ruhundaki kuraklık…

***

24-25 Zilkade 1442//04-05 Temmuz 2021

 

OVACIKTA ZAMAN

(SONE)

 

Ovacık denince ilk akla bereket gelir…

Gümrah ekin,anason,tütün tarlalarıyla,

Cömert bağlar,bahçeler,bostanlar,zeytin,incir…

Aydınlanmış yürekler Gökler’in ışığıyla.

 

Hamaratlık,paylaşım,emek havarileri

Zamanla yarışırlar gündüz,gece demeden,

Tokgözlülük,cömertlik,doğallık simgeleri

Tek döker elmas,elmas yılmadan,yüksünmeden…

 

Hayatın anlamını,değerini bilenler (Yaşamanın ne demek olduğunu..)

İyilikler,dostluklar,sevgiler üretirler…

Dolu,dopdolu geçer güzelim ömürleri…

 

Üretmenin verdiği erinçtir ödülleri…

Emeği emek yapan o tatlı yorgunluktur,

Çalışkanlık,üretmek özgürlüktür,onurdur.

***

26-27 Zilkade 1442//06-07 Temmuz 2021

 

 

K U ŞY E R İ -II-

 

Gün sonu tutuşurken ilahi yangınlarla

Mor ufuklar,dönerler yorgun,argın insanlar,

Usul,usul çobanlar,küçükler,büyük başlar…

Ay ışığıyla çıkar kimi tütün kırmaya…

 

Dev zeytinin,asmanın,gür incirin altında

Kurulur bet bereket taşan cömert sofralar.

Gün(düz)ün yorgunluğu gecenin kollarında

Dinlenerek yumuşar,mahmurlaşır bakışlar…

 

Ne kadar mutludurlar toprakla dost olanlar (…buluşanlar/anlaşanlar.)

Çocukların günahsız elleriyle toplanan

Mahsulleri cömertçe,severek paylaşanlar…

 

Gecenin dinginliği,serinliği içinde

Yaklaşan yıldızların anbean yoğunlaşan

Büyüsünü hissetmek nasıl bir şeydir hele!

***

17-18 Zilkade 1442//27-28 Haziran 2021

 

K U Ş Y E R İ (*)-I-

(Soneler)

Çocukluğunu yaşayan/yaşayamayan çocuklara…

 

Gün doğumu kuşların şölenleriyle başlar…

Tutuşur boydan boya ufkun yalazlarıyla

Gümrah ekinler,bağlar,bahçeler,dağlar,taşlar…

Gün doğmadan açılır gözler umutlarıyla…

 

Kelle peyniri,pekmez,süt,hurma,ev ekmeği

Kahvaltının olmazsa olmazlardır,bir de

Komşular davet eder her gün birbirlerini..

Sonra işe koyulur herkes er saatlerde…

 

Kimisi harman döver,kimi fırını yakar,

Kimi elma,erik,nar devşirir,üzüm toplar,

Kimi çamaşırları bastırır küllü suya.

 

Kimi begonyaları,akşam sefalarını,

Krizantemleri sular buğulu bakışlarla,

Duyar iliklerinde nabız atışlarını!

________________________________________________________

(*):Çeşme/Ovacık Ovası’nın batı kesimleri.(Çocukluğumun bir döne-

minin-halamların çiftliği-geçtiği yer.Doğu kesiminde de dedemlerin

arazileri ve doğduğum ev-hala ayakta-bulunmaktaydı.)

 

BOYALIKTA ZAMAN

(Yaz Sonesi)

 

Yaşlı ama heybetli,bereketli,gayretli

Zeytin ağaçlarının müşfik gölgelerinde

Mahsul devşirdiğim(n)iz günleri düşününce,

Sarmıyor mu bir hüzün yorgun yüreğin(m)izi?

 

O günleri yaşayan,bu günlere ulaşan

Serviler,çitlembikler,mersinler,palmiyeler…

Bükük boyunlarından,melül bakışlarından

Belli ki o günlerin hala etkisindeler…

Ne var ki hüznümüzü umuda çevirecek, (coşkuya…şetaretlendirecek)

Taze,körpe fideler boy atıyor giderek…

Belki onların serin,koyu gölgelerinde

Eğleşenler de benzer duygular,düşünceler

İçinde anacaklar bizleri gelecekte!

Ne kadar uzak,yakın geçmişler,gelecekler?

***

17-17 Zilkade 1442//26-27 Haziran 2021

 

 

SAHİL DÜŞÜNCELERİ

 

İmbatın o kadife/ipek soluklarıyla

Ürperen derisinde sonsuz yakamozların

Parıldadığı mavi,ışıl,ışıl suların

Kıyısında duygusuz,düşüncesiz kalmanın

Mümkün olmadığını söylemek gerekir mi?

Tiz/boğuk çığlıkları,köpük kanatlarıyla

Sonsuz desenler çizen,bir yandan da avlanan

Martıların dilinden o kadar iste(r)dim ki,

Ruhu kanatlandıran,sonsuzluklara açan,

Ufuklar ötesine uzanan ummanlarda

Yaşanan acı,tatlı,buruk serüvenleri

Dinlemeyi,duymayı,ne var ki ketumdular!

Martılardan birisi hemen yanı başıma

Konacak gibi oldu yumuşak bir inişle.

Gelen gönüldaşları sevinç çığlıklarıyla

Çevresini sardılar,onu sarmaladılar,

Sonsuz gizemleriyle,sonsuz maviliklere,

Doğru kanat çırptılar,yalnız bırakmadılar…

 

Bir yandan kıyılarda köpük parmaklarıyla

Dantelalar örerken,öte yandan ezgiler

Mırıldanan aydınlık yürekli dalgalardan

Bir şeyler öğrenmenin niyeti,umuduyla

Yaklaştım usul,usul olanca varlığımla.

Hissettim ellerinin pamuk serinliğini

İliklerime kadar,ürperdim için,için…

İçimden geçenleri sanki okumuş gibi,

Anlatmaya başladı başından geçenleri,

Yıllar,yüzyıllar boyu tanık olduklarını!

Dili o kadar tatlı,öyle etkiliydi ki,

Elimde olmayarak kaptırmıştım kendimi!

Bazen ürperiyordum,bazen seviniyordum,

Bazen onur duyuyor,bazen utanıyordum,

Bazen göz yaşlarıma engel olamıyordum.

Bazen sarsılıyordum,çıldıra yazıyordum,

Bazen gülümsüyordum,bazen somurtuyordum,

Bazen hüzünleniyor,bazen şaşırıyordum,

Bazen karamsar,bazen ümit var oluyordum…

Öyle bir an geldi ki,dinlemiş olduklarım

Artık kaldırılması,artık dayanılması

Mümkün olmayan şeyler haline geliverdi!

Bir anda haykırmışım;”Sus artık,ne olursun!”

O sustu susmasına,ancak anlattıkları

İçimde sonsuza dek yankılanacak gibi!

(Ki sanırım yaşamış oldukları yanında

Bunlar ummanda damla kadar bile değildi!

Düşündüm geçirdiğim deniz yolculuğunun

Ne kadar sönük,kısa,yetersiz olduğunu,

Denizin sırlarını öğrenmenin yolunun

Anladım bilenlerle dostluktan geçtiğini.

Bu da hiç kolay bir şey değildi(r)kuşkusuz ki!)

İyisi mi herkesin sırrına,hayatına

Saygı duymalı,asla karışılmamalıdır.

Kendini başkasının yerine koymalıdır,

Empatinin önemi unutulmamalıdır.

Büzülen damarlara kan pompalanmalıdır,

Sağduyu devreden hiç çıkarılmamalıdır.

 

Her şeye rağmen yine ben umut kesmiyorum

İnsan’dan,İnsanlık’tan,özlemle bekliyorum

Yitirdiği beşeri/evrensel değerleri

Yeniden kazanarak temiz öz benliğine

Dönecek,yüzyıllarca özlediği çağları

Kuracak,yaşayacak “insanca” özgür,mutlu,

Gerçek kişiliğini kazanarak onurlu… (…kişiliğine kavuşarak…)

***

10-13 Zilkade 1442//20-23 Haziran 2021

 

 

ÇEŞME’DE GÜN DOĞUMU

 

Karanlığın bağrından usul,usul fışkıran

Işık fırtınaları olanca coşkusuyla

Sarıyor güçlenerek ufukları anbean

Dumansız alev,alev mavi soluklarıyla…

 

Kanatları,dalları,yaprakları tutuşan

Kırlangıçlar,martılar,kumrular,erguvanlar

İlahi senfoniye katılan coşan,taşan

Sesler,renkler,ışıklar,çığlıklar,haykırışlar…

 

Kızıldan,gül pembeye,safrana,viyoleye

Dönüşerek mavide karar kılan,mavilye

Donanan yerler,gökler,içler,dışlar dip bucak…

Renklerin,ışıkların büyüsüne kapılan

Çimenler,galaksiler,mahzunlar hırpalanan (…aydınlanan)

Ömürlerine ömür katanlar olur ancak!

***

07 Zilkade 1442//17 Haziran 2021

 

ÇİFTLİKKÖY’DE GÜNBATIMI (*)

( S O N E )

 

İmbatın yosun kokan mavi soluklarıyla

Genziniz yana,yana ardıçlar,fundalıklar

Arasında(n) yürüyün başınızda martılar

İçinizi ürpertsin köpük çığlıklarıyla…

 

Akşamüstüne doğru batı yamaçlarında

Çiftlikköy’ün-her mevsim-yeter ki hazır olun

Yeryüzünün en güzel,en muhteşem,en coşkun

Günbatımına tanık olmaya o coşkuyla…

 

Anbean koyulaşan mavinin laciverte,

Alevden erguvana,safrana,eflatuna

Dönüştüğü o anlar ne olağan üstüdür…

 

Renklerin ışıklarla,ışıkların seslerle

Sonsuz armonisine katılan dalgalarla

Tutuşan ruhunuzun vuslatı özgürlüktür…

***

05 Zilkade 1442//15 Haziran 2021

__________________________________________________

(*): Benim Gözümden ÇEŞME(Ruhi Mehmet ÇİLEK)Sh:96

 

Y A T

 

 

Sere serpe uzanmış dev bir yat iskelede!

Öylesine bir gurur,gösteriş halinde ki,

Martılar bile uzak duruyor kendisinden!

(Yayılan bir koku var-belki de-çevresinden

Bilmediğimiz başka bir şey vardır belki de!)

Yoksa bu gurur,kibir içindekilerden mi,

Yansıyor,dışarıya vuruyor,saçılıyor

Yılanlar,kırkayaklar,yarasalar halinde…

Denizin,gökyüzünün güzelim mavileri

Renkten renge giriyor,inliyor,kıvranıyor, (…ürperiyor)

Krizantemler,serçeler,çimenler,galaksiler…

Güneş ak bulutların ardına çekiliyor!

Kim bilir kaç çıplağın,açın gereksinimi

Onun bir dakikalık masrafıyla,lüksüyle

Karşılanır bir,iki öğünlük menüsüyle(!),

Bir günlük,bir gecelik keyfiyle,kaprisiyle…

İçindekilerin bir ti-şortu,gömleğiyle,

Bir yüzüğü,kolyesi,kravatı,gözlüğüyle

Kaç çıplak çıplaklıktan kurtulur ederiyle!

Velhasıl,aldanmamak gerekir görünüşe!

Teknenin yükü ağır,batma tehlikesiyle

Karşı karşıymış gibi diğerlerine göre

Riski yüksek olarak görünse de gözlere,

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir evrenlerde.

(Bu kadar da karamsar,umutsuz olmamalı!

En olumsuz,gereksiz,en önemsiz,zararlı

Görünen bir şeyin de yararlı bir tarafı

Mutlaka vardır,bunun en çarpıcı örneği

Arıdır,bir yanıyla zehirli iğnesiyle,

Diğer yandan şifalı bal akıtan karnıyla…

(Daha nice örnekler vardır hiç kuşkusuz ki!)

Bunların tam aksinin yaşanabileceği (…tanık olunacağı)

Tekneler olamaz mı evren denizlerinde?

 

***

24-29 Şevval 1442//05-10 Haziran 2021

 

 

LALE SONESİ

 

Sonsuz lalezarların alevleri için(m)de

Yürüyorum,ruhumun dinmeyen yangınları

Sarıyor dalga,dalga en yüksek ufukları.

Asıl büyük yangınlar ufuklar ötesinde…

 

Mevsimsiz bayırlardan derdiğim laleleri

Kime sunayım derken,alevlerin içinden

Çıkarak bana doğru çığlık,çığlığa gelen

Tutuşanları gördüm,pek tuhaftı halleri!

 

Laleler ellerimde dona kaldım öylece!

Yüreğimi dağladı bakışları,sözleri!

Gözleri gözlerime,yüreğime değince

 

Savruldu kucağımdan sonsuzluğa laleler…

Can lalezarlarından laleler derenleri

Görünce tutuşmaz mı baştan,başa evrenler!

***

18-19 Şevval 1442//30-31Mayıs 2021

 

 

A V C I

 

Kedi,günlerdir açtı,içi kazınıyordu!

Karnını doyuracak bir şeyler arıyordu!

Rabbisinden gelecek ikramı bekliyordu!

Yorgun/bitkin bir halde bir ağaç gölgesine

Uzandı ki,gördüğü nelerdi düşlerinde!(…görenler acırdı o haline!)

Belli,belirsiz,ince gürültülü bir sesle

Uyanıverdi derin olmayan uykusundan!

Bu,zar/zor kanat çırpan,nasılsa yuvasından

Ayrı düşmüş,çaresiz bir kumru yavrusuydu!

Gözleri ışıldadı,tırnakları gerildi!

Bir süre sinsi,sinsi yavrucağı gözledi!

Tam dişine göreydi,Rabbisine şükretti!

Hiç vakit kaybetmeden usulca ilerledi!

(Zaten avın kaçacak gücü,mecali yoktu!)

Kaşla göz arasında saldırı gerçekleşti!

Savunmasız yavrucak artık pençesindeydi!

(Olanı tam kestirmek mümkün olmadığından) (…Bunu önceden

Engel olmak kimsenin aklına gelmemişti!) bilmek…)

Bir kez daha doğanın muhteşem dengesine,

Yüce Yaratıcı’nın kusursuz düzenine

Tanık oldu orada bulunanlar hayretle!(…haşyetle!)

***

05-06 Şevval 1442//17-18 Mayıs 2021

 

A R I (L A R)

 

Rabbin bal arısına vahyetti,görev verdi.(*)

İzlenmesi gereken yolu çizdi,gösterdi.

(Hz.Muhammed’e vahiy geldiği anda (…zaman)

Arı vızıltısına benzer sesler duyardı.)

“Dağlardan,ağaçlardan,kurulmuş kovanlardan

Evler edin,muhteşem işin için hazırlan!

Sonra her çiçeğe kon,proğramının gereği.

Çiçeklerin özünden içtiğin usareyi

Kovan atölyesinde işleyerek özenle,

Hiç boşluk bırakmadan doldur altıgenleri.

Olağan üstü sabrın,eforun,emeğinle

Örnek ol miskinlere,tembel tenekelere.

Hiç emek sarf etmeden bir yerlere gelmeyi

Düşleyen hazır lopçu,fırsatçı böceklere,

Üç kağıtçı,kimliksiz,arsız yalakalara.

Ökse otundan,bitten,pireden beter olan

Tembel asalaklara,maymun maskaralara!

Karnından kokuları,renkleri,kıvamları

Değişik bir içecek-bal-çıkar ki,içinde

Bir şey vardır insanlar için şifa kaynağı.

Aklını kullananlar için bu olayda da

Nice ibretler vardır,başka olaylarda da

Olduğu gibi iman sahipleri için de.

Aklını kullanmayı bilen herkes için de.

Yeryüzünün en büyük,iddialı yarışı (…savaşı)

Arılarla böcekler arasındadır belki! (…arasında olmalı!)

Bitlerin,pirelerin yarışı kazanması,

Arıların-mazallah-kaybetmesi halinde

Varın siz tahmin edin artık olacakları!

(Arıları kaldırın kaldırabilirseniz

-Bu gidişle bunu da halledebilirsiniz!-

Yeryüzünden,onu da becerebilirseniz

Bakın,görün o zaman ne olacak halimiz!

Siz bunu düşünecek bir halde değilsiniz!)

Ekolojik dengeler alt/üst olduğu gibi,

Yeryüzü dönmüş olur yangın/savaş yerine!

(Yerimizi almazsak arıların safında,

Suçumuz büyük olur yaşanacak yıkımda!)

***

09-17 Şevval 1442//21-29 Mayıs 2021

___________________________________________________

(*): NAHL (16/68-69)

 

AHTAPOT SONESİ

 

Ahtapot yaratıklar içinde birçok yönden

Üstün özellikleri,yetenekleri olan,

Bulunduğu ortam(d)a kamufle olabilen,

Böylece yakın,uzak düşmanından korunan,

 

Gerektiğinde şekil,renk değiştirebilen,

En karanlık sularda korkusuzca yaşayan,

Kıvrak manevralarla hareket edebilen,

Avını ustalıkla/akıllıca avlayan,

 

Ancak insanın kurnaz,sinsi tuzaklarından

Bütün çabalarına rağmen kurtulamayan,

Son nefesini veren zalim parmaklarında!

 

En çok andıran kimdir,hangi insan tipidir

Ahtapotu yaşayan canlılar arasında?

Hiç benzemeyen kimdir,en çok benzeyen kimdir?

***

12-16 R.Ahir 1442//27 Kasım-01 Aralık 2020

 

ZEYTİN SONESİ

 

Ufukları zorlayan okyanus kıyısında

Oldukça yaşlı,başlı bereketli,verimli

Bir zeytin ağacının kanatları altında

Ondan çok daha yaşlı,çok daha deneyimli

 

Oturan biri vardı,saçları,sakalları

Birbirine karışmış,bıyıkları terlemiş,

Denizlerden,göklerden renk almış bakışları

Yorgun,buğulu,sanki çok uzaklardan gelmiş!(...çok şey görmüş,geçirmiş...)

 

Tanık olduklarını zeytinle paylaşmayı

Düşündüğü anda bir martı çığlık,çığlığa

İndi yanı başına ıslak kanatlarıyla…

 

Dinlerken birdenbire başladı tutuşmaya…

Zeytin daha dengeli,daha bilinçli çıktı,

Kırıldı çiçek yüklü dalları,budakları…

***

09 R.Ahir 1442//24 Kasım 2020

 

 

İNSAN(LAR) VE MEVSİMLER

 

İLK BAHAR’da bir tohum düştü mümbit toprağa...

Toprak onu şefkatle bastı ılık bağrına.

Göklerin bereketi yürüdü köklerine,

İnce,ince dal,budak saldı körpecik fide

Mutluluk gözyaşları hareli gözlerinde.

Usare dolaştıkça kılcal damarlarında,

Diyecek ne olsundu fideciğin keyfine.(Diyecek mi olurdu...)

YAZ güneşiyle dallar,budaklar güçlendiler.

Tomurcuklar,yapraklar coşkuyla çoğaldıkça, (...gürleştikçe,)

İçi içine sığmaz oluyordu fidenin,

Gövde kalınlaştıkça,fide ağaçlaştıkça,

Yapraklar sıklaştıkça,çiçekle donandıkça,

Gitgide koyulaşan,büyüyen gölgesinin

Altında eğleşenler,buluşanlar arttıkça...

SONBAHAR rüzgarları esmeye başlayınca,

Gövdesini böcekler,sarmaşıklar sardıkça,

Coşkusu,mutluluğu dönüşüyordu hüzne.

Serinleyen gölgesi altında buluşanlar

Günbegün azaldıkça,an,an yalnızlaştıkça,

Nabız atışlarında teklemeler arttıkça

Direniyordu güzel bir sabırla,inançla.

KIŞ,bütün ağırlığı,öfkesiyle gelince,(...gücüyle bastırınca,)

Olanca inancına,sabrına,direncine

Rağmen sağlam dalları,budakları kırıldı,

Yapraklı döküldü,depreşti yaraları!

Olgun meyvelerinden bahtlıydı devşirenler.

Baharı beklemeye başladı sonsuz gözle!

Bir insan hayatının ağaçtan ne farkı var?(...(İnsanların ömrünün...)

***

25-27 R.Evvel 1442//11-13 Kasım 2020

 

 

D E P R E M

(SONE)

 

Diplerden,derinlerden gelen bir uğultuyla

Önceden usul,usul başlayan titreşimler,

Dönüştü aynı anda korkunç bir sarsıntıya,

Oynadı yerlerinden sesler,ışıklar,renkler...(Renk,boyut değiştirdi...)

 

Çığlıklar,haykırışlar heder olan hayatlar

Çürük kolanlar,ağır beton bloklar altında!

Acılar,ızdırablar alır başını gider,

Nice yürek kavrulur kader ocaklarında!

(Ateş düştüğü yeri yakmış olur sonunda!)

 

İşler ehil olmayan ellere verilirse,

Her önüne gelen,her işe heveslenirse,

Hiçbir şey düzgün gitmez,bozulur,alt üst olur!

 

Yoksulluk,bilgisizlik,ahlaksızlığın sonu,(Yolsuzluk,akılsızlık...)

Tüketiyor kendini giderek insanoğlu!

Bu gidiş ancak selim akılla durdurulur!

***

15-16 R.Evvel 1442/01-02 Kasım 2020

 

İ M B A T

 

Mavi sonsuzlukların bağrından kopup gelen

Bir esinti insanın içini ferahlatan...(...iliğine işleyen...)

Açık denizlerdeki medleri,cezirleri

Hatırlatan,hüzünlü yüreklere yaşatan

Olağanüstü güzel gençlik anılarını.

Sonsuz yakamozları köpüklü sırtlarında

Taşıyan dalgaların sessiz uğultusundan

Ürperen tepelerin,kayaların bağrından

Yükselen çığlıkları-bazen iniltileri-

Kursağında kalıyor duyanların sevinci!

Martılar görünürde yok nedense,bilmem ki!

Bilinmeyen avların peşindedirler belki!

İşte,işte geldiler hem de sürü halinde!

Aklımdan geçenleri okudular belki de!

Yalnız,sanki bir hüzün var boğuk seslerinde!

İnsanlar geçiyorlar,çoluk,çocuk,genç,yaşlı...

Bu telaş,bu heyecan,bu koşuşturma neden?

Kovalayan var gibi arkalarından sanki!

Sonsuz maviliklerin canından kopup gelen,

İmbat,huzur,esenlik yüklü soluklarıyla (...kanatlarıyla)

Aşk gibi,inanç gibi,hoşgörü,şefkat gibi

Dağıtıyor ruhlara çöken karamsarlığı...

Karamsarlığa neden olanların ağzını

Bıçak açmıyor,yoksa bıçaklar mı köreldi?

 

***

18-24 Zilkade 1441//09-15 Temmuz 2020

 

 

PASTORAL ŞİİRLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN